Enver Paşa tarih sahnesinde fazla bilinmez onun aksiyoner tarafını ise hiç okutmadilar bizlere.
Maalesef resmi tarihin tek adamcı olması da bunun sebepleri arasında.
Ben onun anlaşılması gerektiğine inananlardanım.
Size onun hakkında birkaç güzel kısa bilgi yazarak bir şekilde anlatabilirim.
Ilk olarak evlenmesi mesela.
Hanımı Naciye Sultan padişah kızı.
Katalogla evlenme muhabbetinden aklıma geliyor. Naciye Sultan 4-5 talibinin fotoğrafları arasından seçiyor evleneceği kişiyi: Enver Paşa
"Enver Bey'in yakışıklı ve mert bir delikanlı olduğu resimlerinden belli idi. Ona bir kahraman gözüyle bakıyordum"
Böyle başlayan hikayenin sonu da ilginç: Enver Paşa Çegan'dayken Naciye Sultan'a mektup gönderiyor "öldüğüm haberini çıkaracağım sen inanma"
Mektubun Naciye Sultan'a ulaştığı tarih de 4 Ağustos 1922, yani Enver Paşa'nın gerçekten ödüğü gün. Naciye Sultan 3-4 ay inanmıyor habere.
Trablusgarp hikayesi de ilginç. Mustafa Kemal, Fethi Okyar, Halil Paşa, Nuri Paşa'nın da olduğu bir ekiple Libya'da İtalya'yı durduruyorlar.
Ama İstanbul'dan para gelmiyor. Enver Paşa kendi mührüyle bir kağıt üzerine "Enver parasıdır" yazıyor. Libyalılar bunu geçerli kabul ediyor.
O kadar muteber bir adam oralarda. Hatta bir dönem Kaddafi Enver Paşa'nın hatıratını bastırıp her eve dağıtılmasını emrediyor Libya'da.
Eski Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ve eski Arnavutluk Cumhurbaşkanı Enver Hoca'nın isimleri Enver Paşa'dan etkilenerek verilmiş.
Yani coğrafyada ne kadar tanıdığımız insan varsa hepsi bir etkileşim içinde böyle garip bir dönem. Ağzın açık okuyosun hepsini.
Kurtuluş Savaşı zamanında yurtdışından gelmek istiyor, sürekli Mustafa Kemal'le mektuplaşıyorlar. Mustafa Kemal mücadele bölünmesin istiyor.
Enver Paşa razı oluyor, dışardan desteklemeye devam ediyor ama mektuplarında açıkça tehdit ediyor: "başarısız olursanız memlekete döneceğiz."
Teşkilatçı olduğundan zamanında Anadolu'ya silah gömdürmüş, bunları Mustafa Kemal'e bildiriyor, milli mücadelede bu silahlar kullanılıyor.
Rus Devrimi'ni Anadolu mücadelesine destek vermeye ikna etmek için Almanya'dan Rusya'ya geçmek için çok uğraşıyor, birkaç kez uçağı düşüyor.
Bazen uçak bozuluyor ama 6. denemesinde Rusya'ya gidebiliyor. 1920'de Çiçerin ve Lenin'le Moskova'da görüşmeyi başarıyor.
Oradan Bakü'ye Doğu Halkları Kurultayı'na geçiyor, sonuç alamayınca Berlin'e geri dönüyor. 1921'de Ankara heyetiyle Moskova'da buluşuyor.
Böyle çılgın bir adam yerinde durmuyor. Bütün bunlar olurken de Naciye Sultan'a yaklaşık 2.000 tane mektup yazıyor öyle de romantik bir adam.
Bir ramazan bayramının ikinci günü, askerlerini bayramlaşmaya göndermişken Rus baskını yiyorlar Tacikistan Pamir Dağları Çeğen köyünde.
At üstünde yalınkılıç mitralyöze karşı hücuma kalkıyor, tabi şehid oluyor. Ruslar tanımıyor hatta çizmelerini çalıyorlar Paşa'nın cesedinden.
Tacik köylüler cesedi kaçırıp çok ilginç bir mezarda saklıyorlar Ruslar bulamasın diye. Talipşah adlı bir aile yıllarca saklıyor cesedi.
Mezar yerden iki metre kazılıp 40 santim sağa doğru gidilerek açılmış bir çukurda. Talipşah ailesi 3 nesil babadan oğula saklıyor sırlarını.
1996 yılında ailenin reisi mezarın yerini kimse bilmediği için korkuya kapılıp anlatıyor olayı. Naaş tam tarif ettikleri yerden çıkıyor.
3 Ağustos 1996'da Enver Paşa'nın naaşı Türkiye'ye getiriliyor, hareket adamının naaşı bile yerinde duramıyor.
4 Ağustos 1996'da, öldüğü günden tam 74 sene sonra ülkesine devlet töreniyle geri dönüp defnediliyor.
Sizlere böyle insanları tanıtmazlar. Çünkü böyle aksiyon adamları size ufuk aşılar ve sizi de böyle mücadeleci kılar. Umarım böyle insanların izinden gidenlerden oluruz...
Fotoğrafta Talipsah ailesi ve 1996 yılında kabrin Türkiye ye getirilmesi.
Maalesef resmi tarihin tek adamcı olması da bunun sebepleri arasında.
Ben onun anlaşılması gerektiğine inananlardanım.
Size onun hakkında birkaç güzel kısa bilgi yazarak bir şekilde anlatabilirim.
Ilk olarak evlenmesi mesela.
Hanımı Naciye Sultan padişah kızı.
Katalogla evlenme muhabbetinden aklıma geliyor. Naciye Sultan 4-5 talibinin fotoğrafları arasından seçiyor evleneceği kişiyi: Enver Paşa
"Enver Bey'in yakışıklı ve mert bir delikanlı olduğu resimlerinden belli idi. Ona bir kahraman gözüyle bakıyordum"
Böyle başlayan hikayenin sonu da ilginç: Enver Paşa Çegan'dayken Naciye Sultan'a mektup gönderiyor "öldüğüm haberini çıkaracağım sen inanma"
Mektubun Naciye Sultan'a ulaştığı tarih de 4 Ağustos 1922, yani Enver Paşa'nın gerçekten ödüğü gün. Naciye Sultan 3-4 ay inanmıyor habere.
Trablusgarp hikayesi de ilginç. Mustafa Kemal, Fethi Okyar, Halil Paşa, Nuri Paşa'nın da olduğu bir ekiple Libya'da İtalya'yı durduruyorlar.
Ama İstanbul'dan para gelmiyor. Enver Paşa kendi mührüyle bir kağıt üzerine "Enver parasıdır" yazıyor. Libyalılar bunu geçerli kabul ediyor.
O kadar muteber bir adam oralarda. Hatta bir dönem Kaddafi Enver Paşa'nın hatıratını bastırıp her eve dağıtılmasını emrediyor Libya'da.
Eski Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat ve eski Arnavutluk Cumhurbaşkanı Enver Hoca'nın isimleri Enver Paşa'dan etkilenerek verilmiş.
Yani coğrafyada ne kadar tanıdığımız insan varsa hepsi bir etkileşim içinde böyle garip bir dönem. Ağzın açık okuyosun hepsini.
Kurtuluş Savaşı zamanında yurtdışından gelmek istiyor, sürekli Mustafa Kemal'le mektuplaşıyorlar. Mustafa Kemal mücadele bölünmesin istiyor.
Enver Paşa razı oluyor, dışardan desteklemeye devam ediyor ama mektuplarında açıkça tehdit ediyor: "başarısız olursanız memlekete döneceğiz."
Teşkilatçı olduğundan zamanında Anadolu'ya silah gömdürmüş, bunları Mustafa Kemal'e bildiriyor, milli mücadelede bu silahlar kullanılıyor.
Rus Devrimi'ni Anadolu mücadelesine destek vermeye ikna etmek için Almanya'dan Rusya'ya geçmek için çok uğraşıyor, birkaç kez uçağı düşüyor.
Bazen uçak bozuluyor ama 6. denemesinde Rusya'ya gidebiliyor. 1920'de Çiçerin ve Lenin'le Moskova'da görüşmeyi başarıyor.
Oradan Bakü'ye Doğu Halkları Kurultayı'na geçiyor, sonuç alamayınca Berlin'e geri dönüyor. 1921'de Ankara heyetiyle Moskova'da buluşuyor.
Böyle çılgın bir adam yerinde durmuyor. Bütün bunlar olurken de Naciye Sultan'a yaklaşık 2.000 tane mektup yazıyor öyle de romantik bir adam.
Bir ramazan bayramının ikinci günü, askerlerini bayramlaşmaya göndermişken Rus baskını yiyorlar Tacikistan Pamir Dağları Çeğen köyünde.
At üstünde yalınkılıç mitralyöze karşı hücuma kalkıyor, tabi şehid oluyor. Ruslar tanımıyor hatta çizmelerini çalıyorlar Paşa'nın cesedinden.
Tacik köylüler cesedi kaçırıp çok ilginç bir mezarda saklıyorlar Ruslar bulamasın diye. Talipşah adlı bir aile yıllarca saklıyor cesedi.
Mezar yerden iki metre kazılıp 40 santim sağa doğru gidilerek açılmış bir çukurda. Talipşah ailesi 3 nesil babadan oğula saklıyor sırlarını.
1996 yılında ailenin reisi mezarın yerini kimse bilmediği için korkuya kapılıp anlatıyor olayı. Naaş tam tarif ettikleri yerden çıkıyor.
3 Ağustos 1996'da Enver Paşa'nın naaşı Türkiye'ye getiriliyor, hareket adamının naaşı bile yerinde duramıyor.
4 Ağustos 1996'da, öldüğü günden tam 74 sene sonra ülkesine devlet töreniyle geri dönüp defnediliyor.
Sizlere böyle insanları tanıtmazlar. Çünkü böyle aksiyon adamları size ufuk aşılar ve sizi de böyle mücadeleci kılar. Umarım böyle insanların izinden gidenlerden oluruz...
Fotoğrafta Talipsah ailesi ve 1996 yılında kabrin Türkiye ye getirilmesi.
Yorumlar
Yorum Gönder