بِسْــــــــــــــــــــــمِ
اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
Bu
yazıyı yazma amacım sadece size bir bilgi vermek için değil aslında size son
zamanda zoruma giden ve kimsenin bir şeyler söylemediği bir konu hakkında
düşüncelerimi dile getirmek.
Propaganda
kelimesi önemli aslında son dönemde hem insanımızın söyleyip duyduğu hem de
gerçeklik payı olan bir olguya tanıklık ediyor çünkü.
Kulaklarımı
tırmalayan şu sözler aslında canımı sıkan.
‘’Abi
tüm Dünya Türkiye’nin karşısında.’’
‘’Bizi
dışlıyorlar.’’
‘’Darbe
oldu hala destek veren yok.’’
‘’Zıttımıza
olan her şeyi destekliyorlar.’’
Evet
kardeşim bir kısmında haklısın ama. Düşün sen kendini ne kadar anlatıyorsun
Dünya’ya.
Vermek
istediğin mesajı doğru aktarabiliyor musun?
İletişim
çağındayız.
Dünya
çapında kullanılan genel bir özdeyiş vardır.
‘’Eğer
CNN ve BBC sizi muzaffer göstermiyorsa hiçbir savaşı kazanamazsınız. Aslında
onlar sizi nasıl gösterirlerse siz o kadarsınız.’’
Evet
CNN ve BBC. Amerika ve İngiltere. Dünyaya sırayla hükmedenler. Neden
milyarlarca doları ve kaynağı buraya aktarıyorlar niye sorgulamıyoruz.
Birçok
kanal ve program ayrıca ekonomi dergileri ve gazetelerle bir algı içindesiniz.
Ne olduğuna onlar karar veriyor siz değil. Hakikati vermek amaçlı değil
hiçbiri. Televizyon kanalları size duymak istediğinizi verirler. Gündemi onlar
oluşturuyor neyi dinlemeniz gerektiğini neyi okumanız gerektiğine onlar karar
veriyor.
İtiraz
edebilir misiniz? Ya tepki koymak? Bu imkana sahip miyiz?
Mesela
gündem dediğiniz konuları ne kadar incelediniz bu kadar? Hakikaten öyle miydi?
Örneğin birkaç yıl önce kamuoyunu 4 ay kadar kürtaj konusu iştigal ederken
birden sustuk. Sonra başörtüsü konusu bulduk. Ve onları tartıştık. Gündem
şarttı. Mesela Lozan gibi.
Neyse
devam ediyorum. Aslında sığ iç siyasi muhabbetini burada kesip Dünya kamuoyu
hakkında yazıp çizmek daha mantıklı.
Mesela
ilk soru?
2012
yılında Türkiye’de bir iki hafta anca konuşulan Suriye sınırlarındaki
mayınların temizlenmesi haberi niye hızlıca bitirildi? Gündemden sildik hemen
onu. Biraz araştırma yaptım. Elde var sıfır. Medyamız olaya derinlemesine etki
etmemiş sol medya yine gerizekalıca muhalifliğe devam edip Meclis soruşturması
için önerge vermiş ama bir sonuç çıkmamış. Sağ medyadan gelen tek muhalif
seslilik ise niye bu işin Amerikalı yada İsrailli bir şirkete verildiği
siteminin ötesine gidememiş.
Türkiye’nin
en uzun kara sınırının güvenliğini sağlayan mayınlar Suriye’de ki olayların
başlamasına birkaç ay kala temizleniyor? Medyada ise ses yok.
Hızlı
devam edelim.
İkinci
sorum Azerbaycan-Ermenistan arasında yaşanan sıcak çatışma bomba gibi haberlere
konu olurken Erivan’a girelim havasında bir algının oluşturulduğu bir ortamda
neden bir anda gündemden silindi?
Bugün
mermi dahi atılmıyor. Birkaç kısır çatışma. Medyamız mehteran marşları çalarken
insanlara da algı vermeye çalıştılar.
İşin
gerçeği ortaya çıktı tabii. Azerbaycan tarihinin en büyük ekonomik kaosunun
eşiğinde. Petrol ve doğalgazdan başka bir şey üretmeyen bir ülkeyi düşünün. Ve
düşen petrol fiyatlarını. İşsizliğin hızlı bir şekilde artması iç muhalefetin
tepkisini dile getirmesi. Halkın cebindeki paranın ani erimesi. Ve birden
Ermenistan savaşı…
Artık
gündemimizi değiştirdik.
Bir
gündemimiz var artık. Adı da Vatan Yahut Silistre.
Sonra
hızlı müzakereler ve olay bitti.
Sonuç…
Devam ediyorum. Algı ne demek bunun
devamı da önemli. Soru sormak en güzeli Sokrates hesabı.
Mesela şunu da sormak istiyorum.
Metrekareye
neredeyse bir şehit yakını düştüğü her köyden bir şehidin mutlaka çıktığı
haftada ortalama 20 ton bombanın tüketildiği bir ülkedeyiz.
Peki
bugün kaç ülkede teröre karşı sistemli çalışma yürütüyoruz?
Avrupa’nın
her büyük şehrinde stant açan bir terör örgütüne ne kadar tepki verdik.
Dışişleri yetkililerimiz neden aynı metinleri kopyala yapıştır okuyup tepki
koyuyorlar?
Sen
Avrupa’da kaç stant açtın mesela. Etkinliklerin neler? Birçok fon ve gelirin
akıtıldığı Dışişleri ve elçilikler ne kadar ifade edebiliyorlar kendilerini.
Kendimizi
aktaramıyoruz. En üzücü tarafı nedir biliyor musunuz? Bir mesajı aktaramamak
değil aslında.
En
üzücü tarafı bizim bir mesajımız yok.
Dünyaya
vereceğimiz bir mesajımız sunacağımız bir mana ve ruh yok.
Yani
birkaç yıla kadar.
Şimdi
bu cümleden itibaren yazacaklarım ise olayın bugünü. Ve birkaç yıl ötesi.
Yazacaklarım
için ilk önce şunu bilmenizi isterim. Biz ve bizim nesil gözünü AKP ile açan ve
geçmişini bilmeyen bir nesil. Zaten toplumsal hafızası ortalama iki hafta olan
bir milletiz.
Yani
benden tutup da REFAH-YOL hükümeti döneminde bu konuda neredeydik diye bir
araştırma beklemeyin. Tabii ki AKP ‘yi eleştirecek bu dönemi değerlendireceğim.
Siz
bunu AKP yandaşlığı olarak görmeyin zaten beni tanıyorsanız parti tutmadığımı
bilirsiniz. Neyse devam edelim.
Şunu
bilmeniz gerekiyor ki AKP propaganda ve kitlesel iletişime önem verme konusunda
benim gördüğüm kadarıyla sadece bu ülkenin değil Dünya’nın da ilk 5’i arasına
koyabileceğim bir yapıya sahip.
Yapının
kurucusu hepinizin tahmin ettiği Recep Tayyip Erdoğan.
Aslında
biraz öncesine giderseniz tamamen Siyasal İslamcı bir parti olan Refah
Partisinin belediye başkanı adayı olduğunda seçim çalışmalarında İstanbul’daki
tüm genelevleri gezip orada çalışan hayat kadınlarından oy isteyerek onlara da
seçim vaadi sunmasını örnek gösterebilirim.
Yani
Halkla İlişkiler konusunda deneyimi oldukça yüksek ve önemini kavramış.
Bunu
bugün AKP’li birisine söylesem ne der acaba. Kesin yalancısın yada edebinle
konuş falan der neyse.
Bu
örneği sadece kafanızda Cumhurbaşkanı’nın nasıl iletişim gücünü kullanmasına
örnek olarak sundum.
Şimdi
size bir soru daha?
Peygamber
efendimizin daha inananların sayısı 1000’i bulmamışken o dönemin Dünya’ya
hükmeden tüm krallarına mektup yollaması da bu konunun ne kadar önemli olduğunu
göstermez mi?
Düşünün
bir avuç inanan var ve siz Roma’ya Habeşistan’a İran’a Mısır’a propaganda ve
fikirlerinizi sunuyorsunuz. Yani o zamanki adıyla ‘’tebliğ’’ ediyorsunuz.
Zaten
peygamber kelimesi de haber getiren anlamına gelir.
Bundan
daha güzel örnek olabilir mi?
Konu
ne kadar önemliyse Türkiye’de dikkatleri o kadar çok az cezbediyor maalesef.
Şimdi
bir soru daha sormak istiyorum.
‘’Swahili
hakkında ne biliyorsunuz?’’
Cevap
olumsuzsa Swahili bugün Afrika’nın en çok konuşulan dillerinden biri bazı
dilbilimcilere göre ise en çok konuşulanı.
Şimdi
ne alaka diyebilir anlamayabilirsiniz.
Bugün
Afrika’da BBC’den sonra en çok takip edilen haber sitesi nedir biliyor musunuz?
TRT
SWAHİLİ.
Duydunuz
mu? Muhtemelen hayır. Ama duyun. Facebook’tan da beğeninJ
Hayatımda
hiç duymadığım bir dilde benim ülkemin kanalı yayın yapıyor ve duymuyoruz
bilmiyoruz ve bu ülkeyi tanıtıyorlar. Allah uğraşanlardan razı olsun.
PR
dediğimiz bir olay var. Public Relations(Halkla İlişkiler)
Bu
dediğim kavram çok önemli ‘’PR’’
İşte
bu noktada bizim etkinliğimiz önemli.
Büyük
bir darbe girişimi yaşandı. Aslında bana sorarsanız işgal girişimi.
Peki
bizim sosyal medyada bu konu hakkında diğer dillerde yayın yapan kaç tane
sitemiz var?
Bir
Kanadalıya ben Türkçe yayınlar yaparak ne aktarabilirim.
Ben
bunu birkaç arkadaşıma ilettiğimde aldığım tepkilerden biri de şuydu.
‘’Elin
Kanadalısı beni niye dinlesin bu konuda BBC ve CNN yada başkaları varken.’’
Bu
acı verici. Sizde böyle düşünebilirsiniz. Ama unutmayın Dünya’da bir olaya
ilişkin doğruya en yakın bilgileri her zaman olayın yaşandığı coğrafyaya en
yakın kaynaklar verir. Yani böyle bir algı da var. Daha düne kadar adını dahi
duymayacağınız Sputnik adlı Rus haber sitesinin bugün ne kadar çok takip
edildiğini ve insanların ne kadar bu konuda itibar ettiğini bilseniz
anlardınız.
Sputnik
bu kazancını Sputnik Türkiye’yi kurarak sağladı.
Ve
bugün Rus yanlısı yayınlarını devam ettirerek yeri geldiğinde Türkiye’de birçok
yanlış şeyi haber kisvesi altında verdi. Mesela Türkiye’nin Işid’e destek
verdiği yönündeki haberlerle Türkiye’de kamuoyu da oluşturdu.
İşin
finalinde bugün Türkiye’de değer gören bir yayın organı olarak çıktı aradan.
Bu
konulara gereken önemi vermezsek birçok ülke maalesef modern ajan olarak tabir
edilebilecek yabancı medya kuruluşlarının elinde kalacak.
Bizim
medyamızın durumunu ise dememe gerek yok ama yazmışken yazalım.
Sağ
medyanın birçok yayın organı maalesef dalkavukluğun ötesine gidemiyor. Yeni bir
şey söyleyen insanları linç etmeyi yada eleştiri kültürünü küfür olarak
addedenler bile var.
Sol
da ise durum bence daha vahim burada marjinal gruplar terör örgütü yandaşları
aktif kriptolar eski Militanlar ve örgüt çalışanları ve bunların arasında nefes
almaya çalışan birkaç Atatürkçü ve Ulusalcı yazar var.
Bunca
manipülasyonlara karşı ise benim görebildiğim kadarıyla birkaç bireysel çaba ve
TRT’nin medya ağı var.
Bugün
bizim bu işlerimizi de TRT yapmakta biraz acemiler bunu görüyorum ama şu anda
mükemmel derecede çabalıyorlar.
Bu
ülkeye çivi çakana saygım var ve bu insanların uğraşları takdir edilesi.
Önceden
TRT ye ayrılan bütçeye bende kızarken şu anda hak veriyorum.
20
dile yakın yayın yapıp insanlara Türkiye’yi anlatıyorlar. Yapılmış yanlış
algılara karşı aktif propaganda ile cevap veriyor ve aktif çalışıyorlar.
Unuttuğumuz
bir nokta da şurası ki TRT yeni dönemde birçok dizi-film çekerek Dünya’da
pazarlamayı da düşünüyor.
Diriliş-Ertuğrul
son olmayacak. Ben diziyi izlemiyorum fakat bildiğim bir şey varsa o da diğer
ülkeler bazında değer gördüğü. Ben dizi piyasasının dışarı açılmasına da karşı
bir insanım aslında özellikle birçok dizide Türk aile yapısından uzak hayatları
konu edinmesi ve Muhteşem Rezalet gibi dizilerin dış piyasada yer bulması Türk
Milleti ve tarihi hakkında kötü bir imaja sebep oluyor. Ama TRT’nin özellikle
aile yapısına dikkat etmesi beni sevindiriyor.
Unutmayın
medya özellikle son dönemde sosyal medya herşeye hükmeder oldu.
Aslı
olmayan bilgilerle manipülasyonlar yaratılmakta. Önümüzdeki dönem hukuki
düzenlemeler de bu konu da şart gözüküyor.
Kimse
kusura bakmasın ama benim gözümde Devlet ve Millet kavramları çok önemli 7000
yıllık bir gelenekten gelen bir Milletin gözünde Devlet herşeydir.
O
sebeple ben Devlet’e yapılabilecek saldırılara karşı konulmasını mecburi
görüyorum. Kişisel parti husumetlerinizi ve siyasi düşüncelerinizi bir kenara
bırakın.
Ben
hala bu ülkede askerin ve polisin ‘Saray’ın Ordusu’ olarak görülmesini kabul
edemiyorum. Güneydoğu’da verilen onca şehide yer vermeyip askerin bir eve
operasyon yapmasını eleştiren ve özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiğini
söyleyen medya organlarını unutmadım.
Ayrıca
bugün yanındayız diye göklere çıkarılan Can Dündar’ı da ve onun terör yanlısı
Cumhuriyet gazetesini de unutmayacağım.
Bu
silahlar nereye gidiyor? Diye masumca bir soru olamaz. Aksine bir de tutup o
silahların Işid’e gittiğini söylemek iddia etmek bir de bunu fotoğraflarla
Dünya’ya servis etmek ve bu şekilde yapılan algıya destek vermek benim gözümde
vatan hainliğidir.
Kimse
demokrasi satmasın. İnsan haklarından dem vurulan özgür basın istiyoruz
diyenlere sahip çıkarım. Ama bu işin arkasında art niyet göremeyecek kadar
salak değil kimse.
Sizi
kimsenin aptal yerine koymasına izin vermeyin. Medya bunun için vardır. Her
zaman dikkatli olmalıyız.
Gündemin
adamı olmayın. Ve DEVLET’in yanında olun.
Bu
söz çok önemli siz DEVLET ile Hükümeti birbirinden ayırt edemezseniz
kaybedersiniz. Yarın asker zorluklarla bölgeleri temizleyip evine döndüğünde
televizyon kanallarında ona katil dendiğini duyarsa yaşayacağı üzüntüyü
düşünün.
Birçok
diplomatik zorluklarla Türkmenlere silah gönderip orada direniş gösterenlere
yardım eden MİT görevlilerinin giriştikleri onca zorlu görevlerden sonra
medyada Işid destekçisi olarak lanse edildiğini izlediklerini hayal edin.
Zor
bir dönemden geçiyoruz. Sanırım hepimiz bunun farkındayız.
İsmet
Özel’ce söylersek
‘’Tahammül
etmek zorunda kaldığımız olayların akışı içindeyiz.’’
Tahammül
edeceğiz. Geceye sabredenlerden olalım. Direnmek bu milletin ata sporu.
Biz
olaylara sadece bu ülke gündemiyle bakıyoruz.
Fakat
bilmediğimiz asıl nokta Dünya’nın şu anda küresel çapta değiştiği. Yani
Dünya’nın her yeri kaos içinde kalıyor kalacak.
Biz
en az hasarla çıkmanın derdine düşelim.
Yazı
çok düzensiz farkındayım sürekli o konudan o konuya atlayarak yazıldı.
Zaten
gazeteye köşe yazısı yazmıyor akademik makale yayınlamıyorum burada.
Kişisel
blog sonuçta.
Siz
yine de kusurumuz varsa affedin. Ve okuyun dua edin çay için.
Eğer
konuşacaksak susmaktan daha değerli şeyler söylemeliyiz. /Osman Nar
Yorumlar
Yorum Gönder