Neden Yerli ve Milli
Bu soru yıllardır bende de merak uyandırmıştı.
Neden yerli ve milli çabalama isteği.
Konuyu uzun uzadıya araştırdım. Ve inanın öyle sonuçlarla karşı karşıyayız ki gerisini siz düşünün. Ilk olarak Milli Kalkınmayı Cumhuriyet ile ele almak istedim.
Zira Osmanlı dönemi ayrı bir yazı konusu.
Cumhuriyet in ilk yıllarında Mustafa Kemal in kafasını kurcalayan mevzu şu:
Demiryolları
Bakın demiryolları bizde fazla gündem maddesi olmadı. Yılda binlerce km asfalt yol yapılıyor vede asfaltın ömrü sıfır nerdeyse maliyet düşük gozuksede uzun vadede büyük yük.
Demiryolu öyle değil çok büyük bakım da istemez.
Mustafa Kemal in hedefi demiryolu zaten 10.yıl marsinda da demir ağlarla ördük anayurdu denir.
Ve dikkat edelim. Cumhuriyet in ilk milyonerleri demiryolu işine giren müteahhitler oluyor. Ilk başlarda yerli sermaye olmadığı için Isvec şirketleriyle anlaşan ülke sonradan kendi muteahhitiyle piyasaya giriş yapıyor.
Cumhuriyet de burjuva sınıfının oluşma süreci burası. Burjuva sınıfı çok önemli bir konu fakat yazının konusu olmadığı için burada nokta koyuyorum.
Devam edelim. Anayurdu örmeye başladıksa da oremedik. Atatürk sonrası Türkiye yerli üretime çok fazla önem vermedi.
Burada Kayseri Uçak Fabrikası nın kapatılması hadisesi belki de en acı olanı. Gazi döneminde açılan fabrika döneminde sadece birkaç ülke sahipti.
Fabrika açılır açılmaz siparişleri almış ve Hollanda ya birçok sipariş yollamistir.
Bununla da kalmayıp o zaman Ortadoğu da yeni kurulan birçok devlet de alıcı konumundaydı. Anlayacağınız pazar çok güzel talep çok yüksek üretici ülke sayısı azdı.
Hızlı bir şekilde siparişler hazırlanıyor ve tam kapasite çalışılıyordu.
Fakat hazin son burada da pesimizi bırakmadı. Abd nin Marshall yardımı sonucu fabrika çalışmaya sadece bakım ve onarım olarak hizmet verdi hemde siparişler yetismezken. Son parti uçak Mısır a verildi ve bir daha uçak üretimi olmadı. Bugün markalasma herşeyden onemliyken ülkemiz bir markasını daha kaybetti.
Devam edelim. Vecihi Hurkus olayı bilinen bir olay geçiyorum onu.
Yıllar geçti üretim ise hep es geçildi. Bugün markamiz yok ve hala bor madenimiz var diye övünüyoruz. Bak hakikaten bu böyle. THY dışında markaya sahip değiliz. Bursa da üretilen kumaşlar Avrupa tarafından damgalanip 15-20 kat daha pahalıya ülkede yer buluyor. Ve alıyoruz bu kıyafetleri çünkü kapitalizm tüketim ekonomisidir. Ve marka da bunun bel kemiği. Size belki de hiç duyulmamış bir gerçeği de söylemek isterim.
Dünyadaki ilk sosyal medya sitesi nedir bilginiz var mı?
Dünyada kurulan ilk sosyal medya sitesi Ekşi Sözlük dür.
Sözlüğün kurucusu Sedat Kapanoğlu dur.
Yani senin popüler diye baktığın Facebook Twitter Instagram ve benzeri bütün uygulamalar da ekşi sözlüğün örnek alınarak kurgulanmasindan başka birşey değil.
Dünyanın en iyisi olabilecekken niye hiçbirimiz bilmiyoruz.
Mark Zuckerberg ismini Jack i tanıyoruz ama Sedat Kapanoğlu ismini hiç duymadık
Neden biliyor musunuz?
Zira adam ülkesinde bile yaşayamıyor hakkında açılmış yüzlerce dava var ve hapise girmemek için ülkeyi terketti.
Sözlükte açılan her entry den sonra sitenin sahibi olduğu için kendisine dava açılıyor sonuçta adamı kaçırttık.
Işin finalinde adam 2015 de siteyi devretti.
Belki ilk kurulduğunda Devlet desteği ve kanunlarda esneklik uygulansaydı şu an karşımızda Facebook kadar güçlü bir markamiz olurdu.
Fakat yapamadık dediğim gibi tüketim toplumuyuz. Tüketmek ve tükettiğini sorgulamamak bir politika olmuş.
Devlet bile yerli bir marka üretmek yerine yabancı malların vergisinden gelir elde etme peşinde.
Türk tütünü piyasanın en iyisiyken son 10 yılda neredeyse bir tane tütün ürünü kalmadı hepsi de Amerikan marga sigaralar ve gelirleri dudaklarinizi uçuklatır. Üretilen tütünü ise Amerikalı şirketlere(Philip Morris) satarsınız.
Çok cüzi miktara karşılığında ise neredeyse asgari ücret miktarında para ödersiniz bir ayda sigaraya
Dediğim gibi bu Devletin de işine gelmekte.
Bu şekilde bütçede en ufak bir açılma olsa tütüne zam koyarak kapatıyor.
Belki bunlar sadece işin görünen kısmı.
Size verdiğim örnekler yani Ekşi Sözlük, Uçak Fabrikası ve tütün örneği ise çok farklı sektörlerde yaşanan yabancı baskısı ve yerli ürün eksikliğini göstermek içindir. Keşke yazı uzamasa da diğer sektörlerden örnekler versem. Belki başka bir yazıya. Sonuç olarak aktif bir şekilde her yerde kuşatılmış vaziyetteyiz.
Kurtuluş recetemiz yine kendimizde bizim. Ve şunu unutmayın sadece ürünlerde değil fikirlerde bile üretim eksikliği çekiyoruz
Bakın son 50 yıla Radikal Islamcılık Ilımlı Islam Komünizm ve Sosyalizm gibi ideolojiler dikte ediliyor
Yani anlayacağınız herseyimizle teslimiz.
Umarım ilk önce beyinleri millilestirerek bu zulümden kurtuluruz.
Hüseyin Okunakol
Bu soru yıllardır bende de merak uyandırmıştı.
Neden yerli ve milli çabalama isteği.
Konuyu uzun uzadıya araştırdım. Ve inanın öyle sonuçlarla karşı karşıyayız ki gerisini siz düşünün. Ilk olarak Milli Kalkınmayı Cumhuriyet ile ele almak istedim.
Zira Osmanlı dönemi ayrı bir yazı konusu.
Cumhuriyet in ilk yıllarında Mustafa Kemal in kafasını kurcalayan mevzu şu:
Demiryolları
Bakın demiryolları bizde fazla gündem maddesi olmadı. Yılda binlerce km asfalt yol yapılıyor vede asfaltın ömrü sıfır nerdeyse maliyet düşük gozuksede uzun vadede büyük yük.
Demiryolu öyle değil çok büyük bakım da istemez.
Mustafa Kemal in hedefi demiryolu zaten 10.yıl marsinda da demir ağlarla ördük anayurdu denir.
Ve dikkat edelim. Cumhuriyet in ilk milyonerleri demiryolu işine giren müteahhitler oluyor. Ilk başlarda yerli sermaye olmadığı için Isvec şirketleriyle anlaşan ülke sonradan kendi muteahhitiyle piyasaya giriş yapıyor.
Cumhuriyet de burjuva sınıfının oluşma süreci burası. Burjuva sınıfı çok önemli bir konu fakat yazının konusu olmadığı için burada nokta koyuyorum.
Devam edelim. Anayurdu örmeye başladıksa da oremedik. Atatürk sonrası Türkiye yerli üretime çok fazla önem vermedi.
Burada Kayseri Uçak Fabrikası nın kapatılması hadisesi belki de en acı olanı. Gazi döneminde açılan fabrika döneminde sadece birkaç ülke sahipti.
Fabrika açılır açılmaz siparişleri almış ve Hollanda ya birçok sipariş yollamistir.
Bununla da kalmayıp o zaman Ortadoğu da yeni kurulan birçok devlet de alıcı konumundaydı. Anlayacağınız pazar çok güzel talep çok yüksek üretici ülke sayısı azdı.
Hızlı bir şekilde siparişler hazırlanıyor ve tam kapasite çalışılıyordu.
Fakat hazin son burada da pesimizi bırakmadı. Abd nin Marshall yardımı sonucu fabrika çalışmaya sadece bakım ve onarım olarak hizmet verdi hemde siparişler yetismezken. Son parti uçak Mısır a verildi ve bir daha uçak üretimi olmadı. Bugün markalasma herşeyden onemliyken ülkemiz bir markasını daha kaybetti.
Devam edelim. Vecihi Hurkus olayı bilinen bir olay geçiyorum onu.
Yıllar geçti üretim ise hep es geçildi. Bugün markamiz yok ve hala bor madenimiz var diye övünüyoruz. Bak hakikaten bu böyle. THY dışında markaya sahip değiliz. Bursa da üretilen kumaşlar Avrupa tarafından damgalanip 15-20 kat daha pahalıya ülkede yer buluyor. Ve alıyoruz bu kıyafetleri çünkü kapitalizm tüketim ekonomisidir. Ve marka da bunun bel kemiği. Size belki de hiç duyulmamış bir gerçeği de söylemek isterim.
Dünyadaki ilk sosyal medya sitesi nedir bilginiz var mı?
Dünyada kurulan ilk sosyal medya sitesi Ekşi Sözlük dür.
Sözlüğün kurucusu Sedat Kapanoğlu dur.
Yani senin popüler diye baktığın Facebook Twitter Instagram ve benzeri bütün uygulamalar da ekşi sözlüğün örnek alınarak kurgulanmasindan başka birşey değil.
Dünyanın en iyisi olabilecekken niye hiçbirimiz bilmiyoruz.
Mark Zuckerberg ismini Jack i tanıyoruz ama Sedat Kapanoğlu ismini hiç duymadık
Neden biliyor musunuz?
Zira adam ülkesinde bile yaşayamıyor hakkında açılmış yüzlerce dava var ve hapise girmemek için ülkeyi terketti.
Sözlükte açılan her entry den sonra sitenin sahibi olduğu için kendisine dava açılıyor sonuçta adamı kaçırttık.
Işin finalinde adam 2015 de siteyi devretti.
Belki ilk kurulduğunda Devlet desteği ve kanunlarda esneklik uygulansaydı şu an karşımızda Facebook kadar güçlü bir markamiz olurdu.
Fakat yapamadık dediğim gibi tüketim toplumuyuz. Tüketmek ve tükettiğini sorgulamamak bir politika olmuş.
Devlet bile yerli bir marka üretmek yerine yabancı malların vergisinden gelir elde etme peşinde.
Türk tütünü piyasanın en iyisiyken son 10 yılda neredeyse bir tane tütün ürünü kalmadı hepsi de Amerikan marga sigaralar ve gelirleri dudaklarinizi uçuklatır. Üretilen tütünü ise Amerikalı şirketlere(Philip Morris) satarsınız.
Çok cüzi miktara karşılığında ise neredeyse asgari ücret miktarında para ödersiniz bir ayda sigaraya
Dediğim gibi bu Devletin de işine gelmekte.
Bu şekilde bütçede en ufak bir açılma olsa tütüne zam koyarak kapatıyor.
Belki bunlar sadece işin görünen kısmı.
Size verdiğim örnekler yani Ekşi Sözlük, Uçak Fabrikası ve tütün örneği ise çok farklı sektörlerde yaşanan yabancı baskısı ve yerli ürün eksikliğini göstermek içindir. Keşke yazı uzamasa da diğer sektörlerden örnekler versem. Belki başka bir yazıya. Sonuç olarak aktif bir şekilde her yerde kuşatılmış vaziyetteyiz.
Kurtuluş recetemiz yine kendimizde bizim. Ve şunu unutmayın sadece ürünlerde değil fikirlerde bile üretim eksikliği çekiyoruz
Bakın son 50 yıla Radikal Islamcılık Ilımlı Islam Komünizm ve Sosyalizm gibi ideolojiler dikte ediliyor
Yani anlayacağınız herseyimizle teslimiz.
Umarım ilk önce beyinleri millilestirerek bu zulümden kurtuluruz.
Hüseyin Okunakol
Yorumlar
Yorum Gönder