Türkiye'nin Suriye Müdahalesi Üzerine
Yazı aslında Suriye müdahalesinden çok terör mücadelesi perspektifinde görülmeli.
Öyle bir durumdayız ki kimilerine göre bir bataklığın içine çekiliyoruz kimilerine göre Yavuz'un torunları geri dönüyor.
Ben Suriye konusunda uzman değilim fakat Suriye'de bizzat sahada bulunan birçok insanın yazdıklarına göre hareket eden ve ona göre düşünen bir insanım.
Hala Sputnik Guardian Reuters yada Rudaw gibi tamamıyla ideolojik çizgileri ile hareket eden yayınları takip ederek yorum yapanlara ise diyeceğim hiçbirşey yok.
Mesela örnek olarak Sputnik'te yapılan haberin başlığı:
"Suriyeli kadın:Geçen her Rus uçağı için dua ediyorum."
Diğer haberde ise Rusya'nın bölgeye birkaç insani yardım malzemesi göndermesini haber yaparak oluşturulan algı ise içler acısı.
Sadece Dariya gibi ufak bir ilçeye bile fosfor bombaları ve çeşitli kimyasallar kullanan Rus bombardıman uçaklarını görmezden gelmek ne demek.
Ümran kızımızın üzerine bombaları atan da Rus uçakları idi.
O yüzden tavsiyem takip etseniz bile bu yayınları size sadece algı yaratmak için bunların kullanıldığını unutmayın.
Ben sahadaki muhabirlerin sayfalarını takip ederim bunlar birçok konuda daha güvenilir ve algı oluşturmanın dışına çıkıyor zira sırtlarını dayadıkları bir ajans yok.
Kendilerine destek sağlayan finansör medya kuruluşları yok.
Salih El Hamavi gibi birini isim olarak öneririm.
Neyse lafı çok uzattım.
Ama konuya girmeden bunları söylemek zorundaydım.
Bakın tam bir yıla yakındır terör örgütlerinin belki de Cumhuriyet tarihinde en yoğun saldırılarına şahit oluyoruz.
Isid Pkk Pyd Ypg Tak gibi isimler adı altında saldırılar ve resmen kaosa çevirme çabaları zirve yapmış durumda.
Bugün terörle mücadelemiz ise önünde engellerle devam ediyor size en büyük engeli söyleyeyim.
Arazi ve sınır güvenliği en büyük engeldir. Hudut güvenliği son 5 yıldır öyle zayıf ki gelen mülteci akışında bile doğru dürüst sorgulama olmadı.
Size birşey daha
Size Kobani edebiyatı yapan kimselere dikkat edin.
Kobani'nin ve Kamışlı'nın karşısında Nusaybin var.
Nusaybin terörle mücadelede en çok şehit verdiğimiz bolgeydi.
Mete Yarar hocamız güvenilir bir uzmandir. Onun dediklerini aktarıyorum:
"Nusaybin'de çok şehit verdik. Mesela ilk ay sadece birkaç sokak için verdiğimiz şehit sayısı 67'dir. Hiçbir ilerleme kaydedemedik. Böyle birşey sahada asla görülmemişti. Nusaybin'e gittim yerinde gördüm. Özel Harekatçı kardeşimizin biri:
'Abi bizi boş binalara yolluyorlar girdikten sonra da bina havaya uçuruluyor kaç arkadaşımız böyle şehit oldu.' dedi.
Sonra oradaki komutan değiştirildi görevin başına Tunceli'den bir generalimiz getirildi. Birkaç ayda temizledi bölgeyi verdiğimiz şehit sayısı onu geçmez oldu. Bugün bakıyorum ki o kardeslerimizi boş binalara gönderen komutan Fetö'den içeri alınmış. Nusaybin de böyle ihanetler var mesela.
Ayrıca birçok tünelle sınırın altından Suriye ye geçiyorlar. "
Mete Yarar ne güzel konuşmuş değil mi?
Işte terörle mücadele içimizdeki hainlerin nasıl ortaya çıktığını ve asıl problemin de ne olduğunu gösterdiği gibi bir de mesaj veriyor. Asıl sorun sınırların dışında içinde değil.
Bakın hep şu tez ortaya atılır. Bataklığa çekiliyoruz.
E soralım bakalım sınırın içinde ne var? Bugün Doğu nun birçok bölgesinin bataklıktan farkı yok.
Sınırın karşı tarafından nemalanan bir gruba karşı savaşmanız imkansızdır bu şartlarda.
Ellerinde Abd nin kullandığı Man-pad ler Almanya nın kullandığı Milan Anti tanklar ve Rusların kullandığı karadan karaya Kornet füzeleri var.
Bir yerden sonra öyle bir döneme gireceğiz ki sınırlar içinde tank ve helikopter ucuramayacak duruma geleceğiz. Tehlikenin kimse farkında değil. Sadece 5 ayda üç helikopter düşürüldü bu silahlarla. Basika daki iki tankımız havaya uçuruldu. Ve hala insanlar bataklığa girmeyelim diyor.
Neredeyse bir haftadır Suriye'deyiz. Verdiğimiz bir şehit var ve karşılığında 110 PYD li etkisiz hale getirildi. 50 ye yakın Isid li öldürüldü. Ve hızlı bir şekilde bölgeye hakim oluyoruz.
Eğer saldırı harekatına dair biraz araştırma yaptıysanız bunun ne kadar başarılı bir harekat olduğunu anlarsınız.
Peki bu başarının sırrı nedir?
Neden ülkenin içinde aynı başarı sağlanmıyor?
Bunun iki sebebi var.
Ilki arazi şartları. Bu pisliklerin ne kaçabileceği bir sınır ötesi var ne de dağlar ne de saklanabilecekleri mağaralar.
Düz arazi de hiçbir gerilla taktiği işe yaramaz.
Düzenli mekanize birliklerine karşı hiçbir şansınız yoktur.
Ikinci sebebi ise kimse bu işin bu boyutta olacağını bilemedi.
Gene işin kimse gücümüzü test etmesin lafının ötesine çıkacağına dair beklentisi yoktu.
Bir harekat tahmin edilse de boyutları bilinmiyordu.
Bu sebeple direnemeden cekiliyorlar.
Bölgeden videolar geliyor yakalanan esirlere müsamaha yok hepsini ÖSO ya bırakıyoruz bu da güzel bir olgu zira hukukun bulunmadığı bir ortamda hiçbir hukuki engelle karşılaşmıyorsunuz.
Velhasıl kelam sadece 7-8 günde Cerablus hakimiyet içine alınıp sıranın Menbic e geldiği bir konuma geldik.
Sadece bu değil.
Rai (Çobanbey) dediğimiz Türkiyenin Hatay Kilis bölgesinin karşısındaki yerlerde de muhalifler ilerliyor bu sayede Cerablus dan TR-ÖSO ve Çobanbey den Türkmenler ilerliyor ve bu hat birleştiği zaman koridor oluşturarak bir çok Suriyeli yi buraya yerleştirme planlanıyor. Ayrıca Güvenli Bölge dediğimiz olay da gerçekleşmiş oluyor.
Bu harekata karşı çıkan insanlara da şu gerçeği söylemek istiyorum bazen insan yapmasaydık ne olurdu sorusunu kendisine sormalı.
Size sormadan cevabını verelim.
Pyd sınırın dibi olan ve Fıratın batısına geçip Kürt koridoru dediğimiz koridoru oluşturacak böylelikle sınırlarınızda tamamıyla bir Pkk devleti olacaktı. Türkiye nin tüm Suriye sınırında bu güç olduğu için Halep e ve Türkmendağı na da yardım gönderemeyecek duruma gelecektiniz.
Birçok kuvvet artık savaşacak güç kalmadığı için Türkiye ye kaydırılacak bu sebeple elde zaten komuta kademesi hasar almış ordunun sınırlarının her yerinde saldırıya sızmaya açık bir hedef haline gelecek bir ülke kalacaktı.
Sadece bu da değil bazı silahlar ele geçiriliyor ki aklınız hayaliniz durur.
Mesela internete Javelin, Milan Anti tank yada ATGM yazın bunların bir çocuğun bile rahatlıkla helikopter ve askeri araç yok edebileceği bir kullanım
sağladığını söylesem olayın ciddiyeti anlaşılır sanırım.
Anlayacağınız Suriye demek Türkiye nin iç politikası demektir.
Birileri taa Okyanus ötesinden geliyorsa Abd gibi
Birileri taa Hazar Denizi nden füze yollayarak müdahale ediyorsa Rusya gibi
Türkiye de olayın içine girmeliydi.
Bataklık mevzusuna gelince bazen bataklığı kurutmak için girmeniz gerekir o bataklığa.
Bataklıkta uğraşmak sineklerle uğraşmaktan daha önemli.
Tam 450 yıllık bir tarihi mirasının bulunduğu ve de yüzbinlerce insanın sebepsiz yere öldürüldüğü bir bölgeye bataklık demek ne kadar doğrudur orası da şüpheli.
Hüseyin Okunakol
Yazı aslında Suriye müdahalesinden çok terör mücadelesi perspektifinde görülmeli.
Öyle bir durumdayız ki kimilerine göre bir bataklığın içine çekiliyoruz kimilerine göre Yavuz'un torunları geri dönüyor.
Ben Suriye konusunda uzman değilim fakat Suriye'de bizzat sahada bulunan birçok insanın yazdıklarına göre hareket eden ve ona göre düşünen bir insanım.
Hala Sputnik Guardian Reuters yada Rudaw gibi tamamıyla ideolojik çizgileri ile hareket eden yayınları takip ederek yorum yapanlara ise diyeceğim hiçbirşey yok.
Mesela örnek olarak Sputnik'te yapılan haberin başlığı:
"Suriyeli kadın:Geçen her Rus uçağı için dua ediyorum."
Diğer haberde ise Rusya'nın bölgeye birkaç insani yardım malzemesi göndermesini haber yaparak oluşturulan algı ise içler acısı.
Sadece Dariya gibi ufak bir ilçeye bile fosfor bombaları ve çeşitli kimyasallar kullanan Rus bombardıman uçaklarını görmezden gelmek ne demek.
Ümran kızımızın üzerine bombaları atan da Rus uçakları idi.
O yüzden tavsiyem takip etseniz bile bu yayınları size sadece algı yaratmak için bunların kullanıldığını unutmayın.
Ben sahadaki muhabirlerin sayfalarını takip ederim bunlar birçok konuda daha güvenilir ve algı oluşturmanın dışına çıkıyor zira sırtlarını dayadıkları bir ajans yok.
Kendilerine destek sağlayan finansör medya kuruluşları yok.
Salih El Hamavi gibi birini isim olarak öneririm.
Neyse lafı çok uzattım.
Ama konuya girmeden bunları söylemek zorundaydım.
Bakın tam bir yıla yakındır terör örgütlerinin belki de Cumhuriyet tarihinde en yoğun saldırılarına şahit oluyoruz.
Isid Pkk Pyd Ypg Tak gibi isimler adı altında saldırılar ve resmen kaosa çevirme çabaları zirve yapmış durumda.
Bugün terörle mücadelemiz ise önünde engellerle devam ediyor size en büyük engeli söyleyeyim.
Arazi ve sınır güvenliği en büyük engeldir. Hudut güvenliği son 5 yıldır öyle zayıf ki gelen mülteci akışında bile doğru dürüst sorgulama olmadı.
Size birşey daha
Size Kobani edebiyatı yapan kimselere dikkat edin.
Kobani'nin ve Kamışlı'nın karşısında Nusaybin var.
Nusaybin terörle mücadelede en çok şehit verdiğimiz bolgeydi.
Mete Yarar hocamız güvenilir bir uzmandir. Onun dediklerini aktarıyorum:
"Nusaybin'de çok şehit verdik. Mesela ilk ay sadece birkaç sokak için verdiğimiz şehit sayısı 67'dir. Hiçbir ilerleme kaydedemedik. Böyle birşey sahada asla görülmemişti. Nusaybin'e gittim yerinde gördüm. Özel Harekatçı kardeşimizin biri:
'Abi bizi boş binalara yolluyorlar girdikten sonra da bina havaya uçuruluyor kaç arkadaşımız böyle şehit oldu.' dedi.
Sonra oradaki komutan değiştirildi görevin başına Tunceli'den bir generalimiz getirildi. Birkaç ayda temizledi bölgeyi verdiğimiz şehit sayısı onu geçmez oldu. Bugün bakıyorum ki o kardeslerimizi boş binalara gönderen komutan Fetö'den içeri alınmış. Nusaybin de böyle ihanetler var mesela.
Ayrıca birçok tünelle sınırın altından Suriye ye geçiyorlar. "
Mete Yarar ne güzel konuşmuş değil mi?
Işte terörle mücadele içimizdeki hainlerin nasıl ortaya çıktığını ve asıl problemin de ne olduğunu gösterdiği gibi bir de mesaj veriyor. Asıl sorun sınırların dışında içinde değil.
Bakın hep şu tez ortaya atılır. Bataklığa çekiliyoruz.
E soralım bakalım sınırın içinde ne var? Bugün Doğu nun birçok bölgesinin bataklıktan farkı yok.
Sınırın karşı tarafından nemalanan bir gruba karşı savaşmanız imkansızdır bu şartlarda.
Ellerinde Abd nin kullandığı Man-pad ler Almanya nın kullandığı Milan Anti tanklar ve Rusların kullandığı karadan karaya Kornet füzeleri var.
Bir yerden sonra öyle bir döneme gireceğiz ki sınırlar içinde tank ve helikopter ucuramayacak duruma geleceğiz. Tehlikenin kimse farkında değil. Sadece 5 ayda üç helikopter düşürüldü bu silahlarla. Basika daki iki tankımız havaya uçuruldu. Ve hala insanlar bataklığa girmeyelim diyor.
Neredeyse bir haftadır Suriye'deyiz. Verdiğimiz bir şehit var ve karşılığında 110 PYD li etkisiz hale getirildi. 50 ye yakın Isid li öldürüldü. Ve hızlı bir şekilde bölgeye hakim oluyoruz.
Eğer saldırı harekatına dair biraz araştırma yaptıysanız bunun ne kadar başarılı bir harekat olduğunu anlarsınız.
Peki bu başarının sırrı nedir?
Neden ülkenin içinde aynı başarı sağlanmıyor?
Bunun iki sebebi var.
Ilki arazi şartları. Bu pisliklerin ne kaçabileceği bir sınır ötesi var ne de dağlar ne de saklanabilecekleri mağaralar.
Düz arazi de hiçbir gerilla taktiği işe yaramaz.
Düzenli mekanize birliklerine karşı hiçbir şansınız yoktur.
Ikinci sebebi ise kimse bu işin bu boyutta olacağını bilemedi.
Gene işin kimse gücümüzü test etmesin lafının ötesine çıkacağına dair beklentisi yoktu.
Bir harekat tahmin edilse de boyutları bilinmiyordu.
Bu sebeple direnemeden cekiliyorlar.
Bölgeden videolar geliyor yakalanan esirlere müsamaha yok hepsini ÖSO ya bırakıyoruz bu da güzel bir olgu zira hukukun bulunmadığı bir ortamda hiçbir hukuki engelle karşılaşmıyorsunuz.
Velhasıl kelam sadece 7-8 günde Cerablus hakimiyet içine alınıp sıranın Menbic e geldiği bir konuma geldik.
Sadece bu değil.
Rai (Çobanbey) dediğimiz Türkiyenin Hatay Kilis bölgesinin karşısındaki yerlerde de muhalifler ilerliyor bu sayede Cerablus dan TR-ÖSO ve Çobanbey den Türkmenler ilerliyor ve bu hat birleştiği zaman koridor oluşturarak bir çok Suriyeli yi buraya yerleştirme planlanıyor. Ayrıca Güvenli Bölge dediğimiz olay da gerçekleşmiş oluyor.
Bu harekata karşı çıkan insanlara da şu gerçeği söylemek istiyorum bazen insan yapmasaydık ne olurdu sorusunu kendisine sormalı.
Size sormadan cevabını verelim.
Pyd sınırın dibi olan ve Fıratın batısına geçip Kürt koridoru dediğimiz koridoru oluşturacak böylelikle sınırlarınızda tamamıyla bir Pkk devleti olacaktı. Türkiye nin tüm Suriye sınırında bu güç olduğu için Halep e ve Türkmendağı na da yardım gönderemeyecek duruma gelecektiniz.
Birçok kuvvet artık savaşacak güç kalmadığı için Türkiye ye kaydırılacak bu sebeple elde zaten komuta kademesi hasar almış ordunun sınırlarının her yerinde saldırıya sızmaya açık bir hedef haline gelecek bir ülke kalacaktı.
Sadece bu da değil bazı silahlar ele geçiriliyor ki aklınız hayaliniz durur.
Mesela internete Javelin, Milan Anti tank yada ATGM yazın bunların bir çocuğun bile rahatlıkla helikopter ve askeri araç yok edebileceği bir kullanım
sağladığını söylesem olayın ciddiyeti anlaşılır sanırım.
Anlayacağınız Suriye demek Türkiye nin iç politikası demektir.
Birileri taa Okyanus ötesinden geliyorsa Abd gibi
Birileri taa Hazar Denizi nden füze yollayarak müdahale ediyorsa Rusya gibi
Türkiye de olayın içine girmeliydi.
Bataklık mevzusuna gelince bazen bataklığı kurutmak için girmeniz gerekir o bataklığa.
Bataklıkta uğraşmak sineklerle uğraşmaktan daha önemli.
Tam 450 yıllık bir tarihi mirasının bulunduğu ve de yüzbinlerce insanın sebepsiz yere öldürüldüğü bir bölgeye bataklık demek ne kadar doğrudur orası da şüpheli.
Hüseyin Okunakol
Yorumlar
Yorum Gönder